Temmuz 30, 2008

2

onun hiç bir şeyi yoktu
bir tanımı vardı
yabancılar ve tırnaklar
geldi
bütün saçlar
övüldü
pisliği göklere çıkardılar
katıldık
ve dondurmalar
dondu
alkolü bir büyük uğraştı
arındı
kokuyu göklere çıkardılar
herkes ruhunu tavana
vurdurdu
herkesin her anı aynı noktadan aynı noktaya değmeden
durdu
durdu

Temmuz 28, 2008

adamlara adım atlatan koskoca iskelelere

sırf bir nisan doğru çıksın diye okuyorum bütün gün aynı noktayı benimsediğim tenimi kokladığım ölü bütün babaları suçladığım bi günde
babalarla ne zorum var aslında bilemediğim ama ben ki ölmüş bütün biçimleri gün be gün kullandığımdan bu tasvirim

sessizlik ve görünmezlik bir büyük bahanedir adamlar şarkısını söyler ve çeker gider ve sıkıntıları her oda sabahlarına yanlış geçirilmiş bir bin gecelerden ve bozulmaz adını yazdıklarından

simdi yaşlarında saat kaç

saçların sıcaktan köpüren bulaşık suları gibi ağırdığı sakallarının seyrek sayıldığı bıyıklarının olmadığı kamburunun tavan yaptığı akşam üstleri kahveleri hiç umulmazken olacak eğreti son cümleleri

şimdi tarihte saat kaç


bir iç geçirme faslı
hiç bir şeyin anı


baba olacak olamaycaklara her adam sanılanlara

benim babam ( )

Temmuz 25, 2008

vurgun 1

bir aşktı günden geceye hazırlayıp sunduğu
sağlam aşkları beton bir duman olarak savurduğu
elleri bir insanın nemli karanlık gecesinde
oysa o nemli ellerle ne renkler parıldardı bir yol gününde

(haritasız bir coğrafya henüz acemilikle büyük odalara açık
o büyük suların geniş yolculukların adı)

dantelli adamın ağzında bir iklimin tadı
dantel ve aranış
basit bir kaleyi almaya
bir bayrağı kaldırıp indirmeye yettiği
ve aktardığı düşlerin son birleşmesi
büyük başkentlerdeydi son seferi
anadoludan da bir geçiş
tüccarları kervanları kaldıran
giysileriyle ve at kişnemeleriyle bir şovalye
çelik zırhında gerinirdi hızla
kırmızı hançeri hiç kanıyla

bir dağın arkası güç aşılırdı
onların her aşkları aşılırdı
dayanamadı
bu ülkede
bir sefer
bir o
bir mektup okudu

-onca günden sadece bir geceyi geçirmek için bin türlü dövündüm çırpındım bilseniz nerelerim kanadı yavaşça geldim durdum beklediklerim kanadı
ve bildiysem öğrendiysem
vuruyorsa onların kuş çığlıkları sofralara
vuruyorsa çığlıkları sevişme tarlalarına
düşlediklerim ikinci zamana
bu zamana bile ait olamadım ya
hiçte kalsın dönemim
düşlediğim koku
geçmişe ait bir koku
tarihe tarih denemeyen zaman kokusu
siz tarihi atlattınız bu sefer
bıyıklarınızı burma zamanınız bu zaman
ki sakallarınız geçmişinizde bir orman
dünya sürekli çekilir ayaklarımın altından

halbuki hazırlamıştı en dantelli elbisesini
etekleri kabarık
vatkaları sağlam
bir sakallı bıyıklı insan bozmadan düzeni
hazıra durduğu
kokuyu da aradığı belli
ama giydirdi gölgesini
bir yanlışlık ezmeden tarihe uydurdu kılıfını
el etti bir zaman birine
bir başkasına giymediği
şapkasını çıkarttı
her şey herkes bozuk ya her zamanda
boşverdi kız
artık deniz kokusunun verdiği huzurla
otuzbeşbin kum tanesini sabırla saymakta

neci davut

uygunsuz şehirde
ritm duygusu vermeyen parçalarla dans
o birinin iç müziğinde
yakın çekim
siyah plak
ses kuşağı
eskiterek cızırtıyı
nostalji sıtması
geç bunları!
bir yamalı yelkende robinson crusoe
verdi elini kahve kokulu sahillere
'gemici şarkılarıyla bir şilepte'
seninde yadırgaman bu ise uygunsuz şehire
bre dangalak desene
dünyayı kurtaran adam neonlar tarafındanda seslendirildilerse
ha babam bir osmanlı adabı rakı ile nerede kaldı buz peçete

/eskişehir.



not:murathan mungan el etti

isimsiz biletlerin kitap arasındaki duruşu


hiçliğin hiçliğinde bir hiç
orda o hiç
piç.

hiçbiryazın(M)ınsokaklarında

"kalıntılarımın sırrı sıradan ölümlülerin düşleri içindir derdim ama şimdi bu kavruk çayın boşalmış demliğine bir hikayede ben yazıyorum
senden önce köprünle tanıştım deli dumrul"

25/07/2008.

*notu:izini(ni) sürdüğüm sürüldüğüm topraklar!bir gün bende serileceğim en ayıp yerine..

16 mayıs

önce duy

yaşamak istediğin hikayelerin kurgusunu yaparsın
'başkent'in durgun suları'oluverir başlık
sonra düşünürsün
yaşadığın yerdeki hatırlamalar daha baskın gelir
çıkagelir aniden
kızarak zevkin ne olduğunu sorarsın yaşlı iskeleye
utancın nasıl bir yaratık olduğunu genç sandala
ikiside cevap vermez
hatırlamalar gelmelerden güzel


06/02/2008

s.i.s'e
yalova kalmadı/kalmadı yalova/yalova kalmadı/