(günümüzde hala ilk sırada bay şeffaf)
'''Gazete okumak denilen iğrenç, tensel edim sayesinde son yirmidört saat içinde dünyamızda gerçekleşen felaketler, talihsizlikler, SAVAŞLAR,cinayetler, grevler, iflaslar, yangınlar, zehirlenmeler, intiharlar, boşanmalar ve bir de devlet adamlarının ve oyuncuların abartılı duyguları, hiçbir şeyi umursamayan bizler için, bir sabah keyfine dönüşüyor; ve biz bütün bunları, belki biraz abartılı bir heyecanla, tavsiye üzerine sabahları içtiğimiz birkaç yudum sütlü kahveyle birlikte hazmediyoruz."
iyi değil mi
büyük değil mi
harika değil mi
müthiş değil mi
eğlenceli değil mi
değil mi?
günümüzde
her yerde erkekler var
her yerde caz var
her yerde hayat var
her yerde eğlence var
günümüzde
yaşadığın hayatı sevebilirsin
istediğin hayatı yaşayabilirsin
onunla bile evlenebilirsin
ha onlada oynaşabilirsin
bu iyi birşey değil mi
bu büyük birşey değil mi
bu harika birşey değil mi
bu müthiş birşey değil mi
bu eğlenceli birşey değil mi
ama hiçbirşey kalıcı değil?
-harika,biliyormusunuz henüz şarkım bitmedi..teşekkür ederim.
*-işte notların tatlım..
biri kalabalık içinde ayağa kalksa
bütün gücüyle bağırsa
kollarını ve ayaklarını sallasa
onu farkederdiniz!
biri sinema salonunda bağırsa
''ikinci sırada yangın çıktı!bu yer aslında barut fıçısı.!''onu farkederdiniz.
''benim şeffaf bay şeffaf.size sesleniyorum
''-aaa!seni görmemişim..
otur seninle açık konuşucam''sotaların tüyleri diken diken oldu herkesi harcıyorlar kaptırma kendini sahte cennete'',umarım bu yarı yontma filmden çalma laflarımı düşünürsün WHİTE RUSSİAN!
-benim adım CUD.
-olmadığını kim söyledi!.
''ulan gene aynı cevap..
en gösterişli yemek masasından diğerinin toparladığı yer sofrasıyla,iki insan!a..
ekmek kırıkları,parmakla gösterildi.
30 aralık ikibinsekiz/herkesin perdesi.
Aralık 30, 2008
Aralık 14, 2008
king of swing
benim denizlerim
(senin sihrinde bir kez daha)
sunak şarabın mikrofonları çaldırıyor dinletilen benim gençlik gölgeli günlerime oldurduğun
bilmem içinse öğretilendim olduğun yolda bildiğimse oralarda bir fırtına olduğu
benimse o yolda olmalı olduğum
/benden aldığın zaman görünür cinstendi
öyle körce/
/rock and rolla ihtiyacın yakıt alırken
bir ince cazıma itlik yaptığın zamana değen/
sen bunlara gülerdin
ben daha çok gülerdim
(''benim rüyalarımda olduğun zaman, alevlenmiş tüm.....''
sen cümlelerini tamamlamazdın da)
yakıtın alev çıkartabileceğini bilirdin
ben bilmezdim
sen kahkahalara boğulurdun
ben susardım
(meğer rüyalarımın olduğu her rock and roll alevlenirmiş! )
sen en saf günahının büyük ihtiyacında tökezledin
denizlerime güldüğüm gibi dalgalandın
benim denizlerim ve olur yolla orada benim
şimdi ise dalgalarının yakınında benim şarkım
kıyıya vurdurana kadar yardımcınım
ve çarpar
ve kaldırımda sessizlik
ve caddede öfkelisin
ve benim ayaklarımda su
ve bizler gülümsüyoruz kimi varisin hükümdarlığını gördüğü gibi senin şarkını her gemide kibirlice söylüyoruz
çal swing en iyi hükümdarınla çal
(yaratıcı martin sexton*dilden teşekkürle.)
(senin sihrinde bir kez daha)
sunak şarabın mikrofonları çaldırıyor dinletilen benim gençlik gölgeli günlerime oldurduğun
bilmem içinse öğretilendim olduğun yolda bildiğimse oralarda bir fırtına olduğu
benimse o yolda olmalı olduğum
/benden aldığın zaman görünür cinstendi
öyle körce/
/rock and rolla ihtiyacın yakıt alırken
bir ince cazıma itlik yaptığın zamana değen/
sen bunlara gülerdin
ben daha çok gülerdim
(''benim rüyalarımda olduğun zaman, alevlenmiş tüm.....''
sen cümlelerini tamamlamazdın da)
yakıtın alev çıkartabileceğini bilirdin
ben bilmezdim
sen kahkahalara boğulurdun
ben susardım
(meğer rüyalarımın olduğu her rock and roll alevlenirmiş! )
sen en saf günahının büyük ihtiyacında tökezledin
denizlerime güldüğüm gibi dalgalandın
benim denizlerim ve olur yolla orada benim
şimdi ise dalgalarının yakınında benim şarkım
kıyıya vurdurana kadar yardımcınım
ve çarpar
ve kaldırımda sessizlik
ve caddede öfkelisin
ve benim ayaklarımda su
ve bizler gülümsüyoruz kimi varisin hükümdarlığını gördüğü gibi senin şarkını her gemide kibirlice söylüyoruz
çal swing en iyi hükümdarınla çal
(yaratıcı martin sexton*dilden teşekkürle.)
Aralık 08, 2008
adım
bu şehire sakladığım noktaları üstüste sıvıyorum
bir çizgi hani eksik bir kumum var
arzımdan aşağıya akan bin kuma değmeden
diyorum ki
şehri gördün
denizi soludun
iskelenin eksik kalan oyulmuş yerlerini ıslak kumla doldurdun
beton
bu soğuk ayazlığına avaz avaz
handikaplarımızın döngüsü patırdaya patırdaya
tüm herşeye vardığının sanrısı oh pekala
durdurdu
adı; suya değmez iskele altı yabancısı
-peş peşe akan dalganın soğukluğudur sade bu
(hiç yüzünü hissetmemiştim bu cümleyi değdirene kadar ellerime
konuşuyordu elleri )
iskeleye uzandım
doldurduğum yerlere inat başımı güvenle aşağıya sarkıttım
yüzüne baktım
soğuk bir biçime yabancı
ama o soğuk yabancı buzul çağından güneye yavaş adımlı
ta içinde hissediyor düşük göz kapaklı
burnu rüzgardan yara almasın diye küçülmüş
göz kapaklarının inceliğinden gözleri çekik
yoğun kar beyazlığının göz kamaştıran ışığından korunmak için
yoğun bir kar tabakasının izinsiz hali
tahminimce en iyi kar gözlüğü onunkisi
(...)
(elleri inatla bağrıyorudu)
-buz altındaki balıktın sen nede çabuk unuttun(!)
(karı değdirilmemesi gereken iskeleye döküyordu)
-doğru unutkandımda ben değil mi
yükseldi yaralı bir hayvan gibi düştü bayıldı
(binlerce yaşantımın hiçbiriyle çatışmıyordum)
durdum kalktım eldivenlerimi cebimi şıkştırdım
gül budamam yarımdı dikeni tırnağıma yakıştırdım
(''kokuyla konuşur gibi;-Hissiyatın tekliği, balığın hafızasındaki tekdüzeliğin bir geminin pervanesinde parçalanmadan saklanışına benzer. Ona hissiz demek bile yüceltir onu artık'')
bir çizgi hani eksik bir kumum var
arzımdan aşağıya akan bin kuma değmeden
diyorum ki
şehri gördün
denizi soludun
iskelenin eksik kalan oyulmuş yerlerini ıslak kumla doldurdun
beton
bu soğuk ayazlığına avaz avaz
handikaplarımızın döngüsü patırdaya patırdaya
tüm herşeye vardığının sanrısı oh pekala
durdurdu
adı; suya değmez iskele altı yabancısı
-peş peşe akan dalganın soğukluğudur sade bu
(hiç yüzünü hissetmemiştim bu cümleyi değdirene kadar ellerime
konuşuyordu elleri )
iskeleye uzandım
doldurduğum yerlere inat başımı güvenle aşağıya sarkıttım
yüzüne baktım
soğuk bir biçime yabancı
ama o soğuk yabancı buzul çağından güneye yavaş adımlı
ta içinde hissediyor düşük göz kapaklı
burnu rüzgardan yara almasın diye küçülmüş
göz kapaklarının inceliğinden gözleri çekik
yoğun kar beyazlığının göz kamaştıran ışığından korunmak için
yoğun bir kar tabakasının izinsiz hali
tahminimce en iyi kar gözlüğü onunkisi
(...)
(elleri inatla bağrıyorudu)
-buz altındaki balıktın sen nede çabuk unuttun(!)
(karı değdirilmemesi gereken iskeleye döküyordu)
-doğru unutkandımda ben değil mi
yükseldi yaralı bir hayvan gibi düştü bayıldı
(binlerce yaşantımın hiçbiriyle çatışmıyordum)
durdum kalktım eldivenlerimi cebimi şıkştırdım
gül budamam yarımdı dikeni tırnağıma yakıştırdım
(''kokuyla konuşur gibi;-Hissiyatın tekliği, balığın hafızasındaki tekdüzeliğin bir geminin pervanesinde parçalanmadan saklanışına benzer. Ona hissiz demek bile yüceltir onu artık'')
Aralık 02, 2008
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)