Aralık 30, 2008

gazetede Bay Şeffaf

(günümüzde hala ilk sırada bay şeffaf)

'''Gazete okumak denilen iğrenç, tensel edim sayesinde son yirmidört saat içinde dünyamızda gerçekleşen felaketler, talihsizlikler, SAVAŞLAR,cinayetler, grevler, iflaslar, yangınlar, zehirlenmeler, intiharlar, boşanmalar ve bir de devlet adamlarının ve oyuncuların abartılı duyguları, hiçbir şeyi umursamayan bizler için, bir sabah keyfine dönüşüyor; ve biz bütün bunları, belki biraz abartılı bir heyecanla, tavsiye üzerine sabahları içtiğimiz birkaç yudum sütlü kahveyle birlikte hazmediyoruz."


iyi değil mi
büyük değil mi
harika değil mi
müthiş değil mi
eğlenceli değil mi

değil mi?

günümüzde
her yerde erkekler var
her yerde caz var
her yerde hayat var
her yerde eğlence var
günümüzde

yaşadığın hayatı sevebilirsin
istediğin hayatı yaşayabilirsin
onunla bile evlenebilirsin
ha onlada oynaşabilirsin

bu iyi birşey değil mi
bu büyük birşey değil mi
bu harika birşey değil mi
bu müthiş birşey değil mi
bu eğlenceli birşey değil mi

ama hiçbirşey kalıcı değil?

-harika,biliyormusunuz henüz şarkım bitmedi..teşekkür ederim.

*-işte notların tatlım..


biri kalabalık içinde ayağa kalksa
bütün gücüyle bağırsa
kollarını ve ayaklarını sallasa
onu farkederdiniz!

biri sinema salonunda bağırsa
''ikinci sırada yangın çıktı!bu yer aslında barut fıçısı.!''onu farkederdiniz.

''benim şeffaf bay şeffaf.size sesleniyorum

''-aaa!seni görmemişim..
otur seninle açık konuşucam''sotaların tüyleri diken diken oldu herkesi harcıyorlar kaptırma kendini sahte cennete'',umarım bu yarı yontma filmden çalma laflarımı düşünürsün WHİTE RUSSİAN!

-benim adım CUD.

-olmadığını kim söyledi!.


''ulan gene aynı cevap..




en gösterişli yemek masasından diğerinin toparladığı yer sofrasıyla,iki insan!a..

ekmek kırıkları,parmakla gösterildi.

30 aralık ikibinsekiz/herkesin perdesi.

Aralık 14, 2008

king of swing

benim denizlerim

(senin sihrinde bir kez daha)

sunak şarabın mikrofonları çaldırıyor dinletilen benim gençlik gölgeli günlerime oldurduğun
bilmem içinse öğretilendim olduğun yolda bildiğimse oralarda bir fırtına olduğu
benimse o yolda olmalı olduğum

/benden aldığın zaman görünür cinstendi
öyle körce/
/rock and rolla ihtiyacın yakıt alırken
bir ince cazıma itlik yaptığın zamana değen/

sen bunlara gülerdin
ben daha çok gülerdim

(''benim rüyalarımda olduğun zaman, alevlenmiş tüm.....''
sen cümlelerini tamamlamazdın da)

yakıtın alev çıkartabileceğini bilirdin
ben bilmezdim
sen kahkahalara boğulurdun
ben susardım

(meğer rüyalarımın olduğu her rock and roll alevlenirmiş! )

sen en saf günahının büyük ihtiyacında tökezledin
denizlerime güldüğüm gibi dalgalandın
benim denizlerim ve olur yolla orada benim
şimdi ise dalgalarının yakınında benim şarkım
kıyıya vurdurana kadar yardımcınım

ve çarpar

ve kaldırımda sessizlik
ve caddede öfkelisin
ve benim ayaklarımda su

ve bizler gülümsüyoruz kimi varisin hükümdarlığını gördüğü gibi senin şarkını her gemide kibirlice söylüyoruz


çal swing en iyi hükümdarınla çal


(yaratıcı martin sexton*dilden teşekkürle.)

Aralık 08, 2008

adım


bu şehire sakladığım noktaları üstüste sıvıyorum

bir çizgi hani eksik bir kumum var
arzımdan aşağıya akan bin kuma değmeden
diyorum ki
şehri gördün
denizi soludun
iskelenin eksik kalan oyulmuş yerlerini ıslak kumla doldurdun

beton

bu soğuk ayazlığına avaz avaz
handikaplarımızın döngüsü patırdaya patırdaya
tüm herşeye vardığının sanrısı oh pekala

durdurdu
adı; suya değmez iskele altı yabancısı

-peş peşe akan dalganın soğukluğudur sade bu

(hiç yüzünü hissetmemiştim bu cümleyi değdirene kadar ellerime
konuşuyordu elleri )

iskeleye uzandım
doldurduğum yerlere inat başımı güvenle aşağıya sarkıttım
yüzüne baktım

soğuk bir biçime yabancı
ama o soğuk yabancı buzul çağından güneye yavaş adımlı
ta içinde hissediyor düşük göz kapaklı
burnu rüzgardan yara almasın diye küçülmüş
göz kapaklarının inceliğinden gözleri çekik
yoğun kar beyazlığının göz kamaştıran ışığından korunmak için
yoğun bir kar tabakasının izinsiz hali
tahminimce en iyi kar gözlüğü onunkisi

(...)

(elleri inatla bağrıyorudu)

-buz altındaki balıktın sen nede çabuk unuttun(!)

(karı değdirilmemesi gereken iskeleye döküyordu)

-doğru unutkandımda ben değil mi

yükseldi yaralı bir hayvan gibi düştü bayıldı

(binlerce yaşantımın hiçbiriyle çatışmıyordum)

durdum kalktım eldivenlerimi cebimi şıkştırdım
gül budamam yarımdı dikeni tırnağıma yakıştırdım

(''kokuyla konuşur gibi;-Hissiyatın tekliği, balığın hafızasındaki tekdüzeliğin bir geminin pervanesinde parçalanmadan saklanışına benzer. Ona hissiz demek bile yüceltir onu artık'')

Aralık 02, 2008

alabama

bugün yazmama sebebiyet veren bir sürü anları değdirdim kahveme.sabah beşte uyanmanın huzursuzluğu huzurlu kalkmama izin vermeyecekti ve sayesinde bitirdim o kitabı
yardımcı olan şarkımın salıncağına hafifçe oturdum

coltrane salladı ben gözlerimi yumdum

korkusuzum