Eylül 19, 2008

yarın.

çeşit çeşit yemekli masaların kahkaların insanı ezbere geçmişe götürdüğü bi an
elindeki sigarayı gece feneri gibi kullanan neonlar'la masaya yatırdığımız gelecek

ve kolayca durdurur

yeşil ellibinliran var mı al o zaman bir dondurma buzlu olsun husumeti dergahı bakkalın kapısı içeri giremeyen korkunun tellalı
sevecen bakış var ama elleri iri korkunun yegane sebebi /el/ kaşgözburun yok el /el /
birden fırladı bisikletine binmiş iricene biri dondurmayıda atmış küçük elli bir süre sonra tufaların tufası elde bir gözyaşı dondurur mu geçeni gözde o gün dondurdu bir sonraki sefer nasılsa ılınırdı çünkü iki kişinin bugün yan yana gidebilceği bisikletler vardı
devam ettik akılda kalanı kusmak istercesine konuştuk konuştuk durduk kimi zarı salladı kimi zara sarkardı bunuda öğrendik kulağıda kestik dondurduk ve yarın ve apayrı bir zar aklında yarın yarına 3 kuruş ekmek yarına bir tas yemek uzak görünen belkide bu anladığını sanıp anlamamak bugün varmı evde ekmek /var/ dün var mıydı evde ekmek /var / gördüm bir sürü insanı,orada.işçisi teyzesi amcası sakatı dulu toplanmışız kurulmuşuz bizde yanlarına masalara bölüyoruz dünlerden kalma ekmeği
sivri sinekli suyu kara sinekli karpuzu bir bulgur bir fasülye ama hiç yemişmiydik böyle içi dışı göremeyen gözler herkesin gözlerini elleriyle gördü geçemezdi boğazdan durduramadım kendimi yer verdim kısa pantolunlu dedeye hareketlerini kontrol edemeyen kücüğe tabağımı uzattım bir gence ikinci tabak herkesi sevindirirdi /sevindik/ teşekkürle tebessümle donan sahnenin arkasında doldu gözlerim kaçtım koştum durdum o günden beri hala durur da oldum bu gün fasülye dondurmamı eritti eski bir kamerayı onarmaya çalışan tanrı
yine de her yeri çekerdi eli eskitirdi cızırtıyı gözleri
/.../

1 yorum:

Adsız dedi ki...

sürekli yapıyorsun bunu...
oysa ben iyiydim.